ÇALIŞMA KOŞULLARI DÜZENLENMELİ VE SOSYAL DEVLET İLKESİ HAYATA GEÇİRİLMELİDİR

01.04.2020 - 2792
ÇALIŞMA KOŞULLARI DÜZENLENMELİ VE SOSYAL DEVLET İLKESİ HAYATA GEÇİRİLMELİDİR

ÇALIŞMA KOŞULLARI DÜZENLENMELİ VE SOSYAL DEVLET İLKESİ HAYATA GEÇİRİLMELİDİR

 

Dünya çapında çok ciddi bir tehlike oluşturan ve git gide yaygınlaşan Corona Virüs (covid-19) salgını nedeniyle ortaya çıkan durumda ülke olarak çalışma hayatında büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Önlem adı altında açıklanan ekonomik ve sosyal paketler incelendiğinde, alınan tedbirlerin, istihdamın devamını sağlamak amacında olduğu görülmektedir. Bu bağlamda Kocaeli Barosu olarak istihdam eden konumunda olan işverenlere yönelik düzenlemelere karşın istihdam edilen konumundaki çalışanların hakları konusunda bir açıklama yapma gereği duymaktayız. 

Öncelikle salgın dolayısıyla çalışma yaşamını ele alırken, süreci 4857 sayılı İş Kanunu ve 6331 Sayılı İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kanunu açısından birlikte ele almak gerekmektedir.

Mevcut durumda bu salgın nedeniyle işveren tarafından işçilerin ücretli izine çıkarılması halinde, işçinin izinde geçirdiği süreye ilişkin özlük hakları aynen devam etmekte olup işveren tarafından ücretinin ödenmesi gerekmektedir.

Salgın nedeniyle işin durması, 4857 sayılı yasanın 25. maddesinin III. fıkrasında vücut bulan “zorlayıcı sebep”tir. Zorlayıcı sebep nedeniyle işin durması halinde, çalışamayan personele 4857 sayılı yasanın 40. maddesi uyarınca işveren tarafından 1 haftalık süreyle yarım ücret ödenmek zorundadır. Bir haftalık sürenin sonunda zorlayıcı sebep devam ediyorsa ancak işçinin onayı olması halinde işveren tarafından ücretsiz izin uygulaması yapılabilecektir. İşçinin onayının olmaması halinde işveren tarafından yapılan ücretsiz izin uygulaması eylemli bir fesih sayılacak ve işçi kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacaktır. Bununla birlikte işveren tarafından adı geçen tazminatlar ödense dahi işçi feshin geçersiz olduğunu ileri sürerek işe iade davası da açabilecektir.

1 haftalık sürenin sonunda işverenin işçiyi yeniden işe çağırmaması halinde işçinin de fesih hakkı bulunmakta olup, işçi tarafından bu hakkın kullanılması halinde işverenin ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmamakla beraber kıdem tazminatı ödemesi yapması gerekmektedir.

Her iki durumda da iş akdinin feshedilmesi halinde işçi, gerekli diğer şartları da taşıyor olması koşuluyla (Hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 120 gün hizmet akdine tabi olmak Hizmet akdinin feshinden önceki son üç yıl içinde en az 600 gün süre ile işsizlik sigortası primi ödemiş olmak) işsizlik ödeneğinden faydalanabilecektir.

 

İşin durması hali dışında işçi kendisinde hastalık bulunduğundan şüpheleniyorsa, hem bireysel hem toplumsal sorumluluk açısından derhal bir sağlık kuruluşuna başvurarak bu hususta rapor almalı ve durumu işverenine bildirmelidir. Bu durumda işçiye, raporlu bulunduğu iki gün için ücret ödenmeyecek ancak raporun üçüncü gününden sonra SGK tarafından geçici iş göremezlik ödeneğinden ödeme yapılacaktır.

Şayet işçi hasta değilse ama karantina veya ilgili kararnameler gereğince sokağa çıkma yasağı  kapsamında olması nedeniyle işe gidemiyorsa bu durum yine 4857 sayılı yasada belirtilen zorunluluk hali sayılacaktır. Bu durumda yine yukarıda açıklandığı üzere işveren bir haftalık ücretinin yarısını ödemekle yükümlüdür. Sonrasında işveren talebiyle veya işçinin talebiyle ücretsiz izin hükümleri uygulanabilir veyahut kıdem tazminatı ödeyerek çalışanın iş akdini feshedilebilir.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre işveren işyerinde çalışanların sağlık ve güvenliği için her türlü önlemi almakla yükümlüdür. Bu maddeden yola çıkarak işyerinde Covid-19 salgını nedeniyle gerekli önlemlerin alınmadığı düşünülüyorsa, işçi tarafından 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 13. Madde uyarınca işverene başvurarak bu durumun tespitini ve gerekli tedbirlerin alınmasını talep edebilir. Çalışma yönünde karar verilmesi halinde çalışanın gerekli tedbirler alınana kadar çalışmadan kaçınma hakkı bulunmaktadır.

Yukarıdaki sayılan haller dışında, işveren tarafından mevcut durum nedeniyle “kısa çalışma ödeneği” başvurusu yapılması halinde gerekli şartları taşıyan (son 3 yılda 450 gün prim ödemesi yapılmış ve kısa çalışmanın başlangıcından geriye doğru 60 gün kesintisiz çalışma olması)  işçilere son 12 aylık prime esas kazançlarına göre hesaplanan günlük ücretin %60ı tutarında ücret ödenecektir. Ancak bulunan miktar hiçbir durumda asgari ücretin %150 sini geçemeyecektir. Bu durumda 2020 yılı için olabilecek en yüksek kısa çalışma ödeneği damga vergisi kesintisi yapıldıktan sonra 4.380,99 TL ye tekabül edecektir.

Yukarıda da bahsedildiği üzere mevcut durumla ortaya çıkmıştır ki , mevzuatımızda bulunan düzenlemeler işçilerin sağlığı ve ekonomik güvencesi  açısından son derece yetersizdir. Bu olağan dışı aşamada alınan olağanüstü önlemler dahi ağırlıklı olarak istihdamın devamını sağlamaya yönelik olup, en kısa zamanda çalışanların önce sağlıklarını sonra haklarını koruyacak şekilde bir düzenleme yapılması gerekmektedir.

Bu doğrultuda Anayasamızda tanımlanan Sosyal Devlet İlkesi hayata geçirilmeli ve tüm çalışanların öncelikle sağlıklarını koruyacak çalışma koşullarıyla ilgili tedbirler alınmalıdır.

 

KOCAELİ BAROSU